31 Aralık 2012

ON KIRMIZI DON

Bu noel sabahında sizlere söz ve müziği Sezen Aksu' ya ait olan (ŞU) şarkıyı dinlemenizi tavsiye ediyorum.  Grubun solisti Mithatcan Özer, kendisi Sezen Aksu' nun oğlu olur. Yalnız Sezen manyaaa olduğum için demiyorum şarkı pek güzel, özellikle sözlere dikkat.

Yeni bir yıla nasıl başlarsan öyle gidermiş, peh...   Oysa ben 2012' ye bu göbekle başlamamıştım misal ya da bu kafayla, sonra beyaz saç sayım daha azdı, ben daha azdım :)))  hem bu kadar yakışıklı da değildim, gün geçtikçe daha yakışıklı oluyorum ben, aklım da başımdan çıkıyor sanki. Aptallaşıyor muyum lan ben? Parfümümü de değiştirdim ayrıca, şimdi kokusu burnuma gelince yazayım eksik kalmasın dedim de, hani yeni yıla nasıl başlarsam öyle gidecektim, ben yeni yıla bu parfümle de başlamamıştım. Sonra yeni yılın ilk günleri saçlarım daha sıktı, gözlerim daha güzel, kirpiklerim daha Türkan Şoray kirpiğiydi. Dudaklarım daha dolgun, boynum daha dik, kollarım daha az kaslıydı :)) Yalaannnnn, yeni yıla başladığın gibi gittiğin şeysi koca bir yalaannnn nalaannn, de get nalannn ya da oofff aman nalann. Öyle biri vardı bi ara değil mi?

hoooooouuuffffffff, güzel bi şarkı söyleyin de dinleyeyim yaaaa. Bak popüler şarkılar söylemeyin kızarım, küserim bi daha da konuşmam. Bu konuda en istikrarlı seçimler Ebru' nun blogunda.  

Kulağım ağrıyor sanki, du bi durup dinleyeyim ağrıyor mu gerçekten? evet, ağrıyor ya işte.

Ben bu akşam düzenlediğim noel partisinde yalnız takılmayı düşünüyorum, tek davetiye bastırdım ve onu da kendime verdim çünkü. İsteyen olursa buyursun diyeceğim ama cıksss, yalnız kutlayacağım ben yeni yılı....

Bi yıla nasıl başlarsan öyle mi giderdi, hastiiiirrrrr...

cem ben, noel glmiş neyime anam anam garibem.

(MUTLU YILLARR GENÇLİK )

29 Aralık 2012

MAŞALLAH

Bak o zor bi soru, öyle bi hamlede cevap verilecek kadar sıradan da değil. Bir de her -de ya da -da eki ayrı yazılmaz.  Kel alaka cınım.

Cumartesi akşamı ve şehvetin doruğuna çıkmış ve dahi sevişmeyi ticari bir amaç için yapan bi fahişe...... hebele hubele...

Ellerim, ayaklarım, ayakta öhüm öhüm... Böyle tekerlemimsi söylemlerimiz vardı gençliğimizin bi evresinde.

amaaaaaaaaaaaaaaaaaannnn, dibine vurmuşum dünyanın, 2013 gelsinde kapı aralığında kendisiyle sevişsem diye beklemedeyim. Benimsin 2013, evinin 2013 üsün artık...

hadi ben çerez eşliğinde kahve olayına gireceğim 2012 yılının son gününe dek, o gün kahve de bi değişiklik yapabilirim sadece, çereze devam.

foto ekleyeceğim var mı arkadaş. Yok mu, itiraz eden yok mu?

eklemiyorum o zaman, işin içinde inatlaşma yoksa kalsın.

hadi eyvallah ki ben cem, gereksiz bi adam değil elbette, koca bi altın külçe kadar kıymetli en az, maşallah.


28 Aralık 2012

YIKIL KARŞIMDAN

Şiir yazdım ben kuytu bi köşede; okumam, okutmam. Kafamı sallıyorum klavye başında bi piyanist ya da Arif Sağ gibi. Çok....  çokk  çoookkk...

Ben kimim?

Parmaklarımm, biri parmaklarımı hapsetsin, biri kalbimi hapsetsin, biri aklımı hapsetsin, biri beni hapsetsin soyut bir hapishaneye. Biri gözlerime baksın, anlasın, tanısın, elini uzatsın, yardım etsin, sormasın, sorgulamasın.

Elimde bi Cuma var; parça pincik, çer çöp ya da...

Huzur var, huzur mu o?

hoooooooooooooooooooooffffffffffffffffffffffffffffff .. bu offf tan daha etkilidir kanımca, "h" harfi orda pekiştirme görevi görüyor, aaağğğğşam olsa da eve gitsek in pekiştirmesi o :)

"Yavrum o nasıl bi uyku hali, 10:30 da uykuya daldın ve 7 de kalktın hala ne uykusu. Tamam gece 3-4 kez uyanmış olabilirsin fekat yeter da, yeter. boşal da semerini uyu, yuh" bu cümlenin ya da cümlelerin tırnak içine alınma sebebi yazıdan bağımsız olmasıdır. Bu edebiyat dünyasını sarsacak nitelikte, kaliteli başyapıt adayı yazıda ancak tırnak içinde anlatılabilirdi o cümle, parantez hatta köşeli parantez de olabilir. Bilmem olmayadabilir. bu olmayadabilir nasıl yazılır ki; olmaya da bilir olabilir mi?

Bak evladım, dua ettin ve parmaklarını hapsetti biri soyut bi hapishaneye. Laf olsun torba dolsun seninki evladım, soyut hapishaneni aç kurtlar bassın emi...

yıkıl karşımdan...

cem ben, kan grubum 0Rh(+), boyum 174-175 civarı, kilom 67-68 di en son, ama göbek yapmış olabilirim. Sonra kahve tonlarında saçım (arada bir kaç beyazıyla ) ve aynı tonda gözlerim var. Bronzlaşsa çok çekici olabilecek bi de cilde sahibim ahahahahaha, eşekler kovalasın beni :)

27 Aralık 2012

ÇEKİLİŞ HAYALCİSİ

Ben bi çekiliş yapacağım. İsimlerinizi yazıp, kırmızı kadifeden yapılmış bir keseye atarım herhalde. Ödül olarak bi boşluk verebilirim, bi es belki, yalnızlık da olabilir, seçersiniz artık. Benden başka bi ödül çıkmaz.

Yapmayın bunu, çekiliş yapıp parfüm dağıtmayın misal ya da ruj, o, bu vs.  ya da yapın banane, her haltın doğrusunu bilen ben miyim ki hiç bi haltım doğru değil falaaaannn fişmekann.

İçimden kahverengi resimler geçiyor, insanları insan gibi değil, daha çok efkarlı dağları misal. Ve ben onları kağıda dökmek istiyorum da olmuyor, yazamıyorum. Sonra "yazamıyorum" dedikçe sıradanlaşıyor bütün cümleler ve dahi bütün cümleleri katarak kurduğum aşağılayıcı söylemler. Hava kaçıran bi balon gibi zaman, patlağını bulamıyorum.

Sabah ŞU şarkıyı açmasaydım, bugün aciz olmayacak(tı) söylemler. Anlaşılmaz bi paragraf, olmadı şiiri anımsatan iki mısra belki ya da susardım, yazmazdım.  Oh ne büyük eksiklik dünya için!..

ya da ben o şarkıyı hiç dinlememiş gibi davranayım, en azından burada.

Olmadı, istediğim gibi olmadı, istediğim kadar acıtmadı. Şiir olsaydı, O. Veli olsaydı, sabah sabah ağlasaydı biraz daha şarkılar, daha az konuşsaydı...

ya da sadece baksaydı...

cem ben, çekiliş hayalcisi.

26 Aralık 2012

RÜYA DEĞİL

Şu takıldığın yerden bi kurtarabilsen kendini... 

Bi hafta yetmedi, aynı saydam duvardan atlayıp birbirinden bağımsız yeni hayatlara dalmaya devam etmeliydi. Bak bak yine üşüşüyor üstüme düşünceler ve içten içe titriyorummm. Oysa sıcak ve hatta terliyorum hafiften ama titriyorum.

Daire şeklinde bi oka basıp duruyor aklım; yeniliyorum sayfayı.. yeniliyorum yeniliyorum, yenik bi aklın kölesi oluyorum. Heyhattt, çek al silüetini gözlerimden ve dahi aslına da çekti aklım siktiri, pardon s.kt.r...  

Üşüşüyorlarrr, üstüme üstüme geliyor hayallerim, gözlerim kapanıyor da uyuyamıyorum. Rüyalarım tekrar, rüyalarım esas duruş, rüyalarım kan, kaçak, eksik, yalnız, yitik, bi....

Yeni kaldırımlarım var çıkmaz sokaklarda, bağdaş kurup tarihine kuruluyorum. Ağzımda duman, elimde sigara yok, üşüyorum, montumu çıkartıp biraz daha üşümeyi seçiyorum.


Şehirlerrr çalıyor kapımı, gri yeşil mavi şehirler ve en çok karadeniz sarılıyorum, yeşilini öpüyorum, mavisine dalıyorum. Rüya değil,
rüya değil. rüyalarım kaçak, rüyalarım kayıp, rüyalarım....

Gelip geçemeyenler var karşımda. Bakıp kalanlar, durup gitmeyenler...

Sesim var, sesim yok
gece
alabildiğine gece zaman ve zaman yalancı, riyakar, fahişe....

cem ben, küfürbaz

25 Aralık 2012

DAHASI YOK

"Günaydın" dedim bu sabah rüzgara, hem de nasıl bi rüzgar ve günaydınlar artık karanlık. Biraz daha ağardığında gördüm pembe bulutları, "ah yanaşıp nasıl sevişilir deniz üstü pembesiyle" dedi şeytan. Oysa vahşi cinsellikten bağımsız, şefkatli bi söylemdi bu, huzur gibiydi daha çok. Montumdan kurtuldum ve ceketimi, ve kravatımı, ve saçlarımı savuruyordu rüzgar. Kollarımı açsam yeni doğan güneşe doğru, Hollywood filminden bi sahne çalmış kadar utanabilirdim, bu aşikar. Ah yeşilçammm...

Sonra olmayacak bi şarkı çalıyordu, az önce değdi kulağıma. Ben o şarkıdaki sözleri bi zaman öncede bırakmıştım oysa.  Kaldı ki, bazı hayallerde ki asıl kahramanlar, gerçeğin farkında değiller gibi asla. Öyledir, ötesi yan yana olurdu  bazı bedenler bu da aşikar..

Son zamanlarda daha az resim çekiyorum. Dost sohbeti ya da oturup o manzarayı seyretmenin daha keyifli olduğunu düşünür oldum ya da yaşlanıyorum, ki 35' e ne kaldı...

"Sadece yazmak için yazıyorum" gibi bi hissiyatın içindeyim şuan. Şu satıra kadar yazdıklarım, bi çöp bidonuna sıkıştırılmış sebze meyve artığı gibi. Kağıt gibi değil, poşet gibi de değil, belki biraz ölü hayvan leşi ama daha çok sebze meyve artığı. 

Dün gün boyu sadece ilaç için su içtiğimi fark ettim ki, çok severim su içmeyi. 

Dahası yok....

Cem ben, bi sakinliğin ortasında.

24 Aralık 2012

HADİ HOPPA

Şimdi o güneşe aldırmamak lazım, zaten o yüzden giyindim diz üst montumu. Sonra izin dönüşü memur Kemal Sunal ya da İlyas Salman kıvamında takılıyor olabilirim, ki ben koskocaaaaaa..... zzzzttttt

Gelene çikolata ikram ettiğim de doğrudur, ıslatmak gerekiyor ya, çikolatayla ıslatalım dedik icabında. Buyrun, bademli, isterseniz...

Ezanı şerifin kıraat olunduğu, bu esnada benim harıl and the harıl çalıştığım da doğrudur. Suçumu kabullenmek gerek malum.

Yaz saati uygulamasının, dolayısıyla yazın aklıma düştüğü alakasız gelebilir elbet, lakin burdan bakınca dünyada alaka kuramadığım onca şey de benim dibimden ayrılmıyor, ona ne demeli. Hem durup durup motorlu taşıtlar vergisi ödediğime dair bi kazık var münasip bi yerimde.

Neresi mi?
..:))))

Ayrıca midem patlayacak gibi olmasa bi bardak kahve daha içebilirdim de, bu -yapabilirdim, -edebilirdim söylemleri direkt gaza getiriyor muhalif tarafımı; heyyy bana bi kahve please.

Pardon, sizden ricam isimsizlerin yorum yapmaması yönünde, çünkü isimsiz kahramanların varlığına inanmıyorum dostum. Tamam, istesem ben de yasaklayabilirim ama yasakçı zihniyet bünyeme zarar adamım...

Bi saniye ya ben de "çişim geldi" desem, önce taşlanıp sonra el üstünde tutulabilir miyim acaba?
ama gerçekten çok insani....   amaaann, neyse işte...

cem ben, hadi hoppa.

23 Aralık 2012

BELKİ

Gecenin bu vakti, uyumak yerine bi kahve yapıp, soğuğa aldırmadan seyrederek denizi, dumanını üfleyebilirim   gökyüzüne. Yanında Sezen de dinleyebilirim ya da bıktırmamak için rastgele bi şarkı açarım, belki...

Geceden bağımsız komşu edinirim, beş çayı tertipler, kahve ikram ederim, dedikodu yaparım belki...

Hatta annem kadar temizliğe adarım kendimi, sabahın körü çamaşır makinesini çalıştırırım, halıları silerim yaşlanana kadar, belki...

Ya da babam kadar, o kadar... belki...

Uzun yollara düşerim, çamura batarım, kirlenmek güzeldir demez annem, babam belki...

Gaza basarım en sert virajlarda, kaygan yolda biraz daha gaz, bariyerlere göz kırparım da arabaya kıyamam, belki..

Gecenin bi vakti, ben yine de Sezen dinlerim ki, vazgeçmek yakışmaz gövdeme. Sarı odalar iyidir ya da iyi midir? belki...

Ve dişlerimi fırçalarım en olmayacak zamanda da, kahvenin tadına yabancılaşırım, sonra hayatın tadına ve en son tatma hissiyatımı kaybederim de bi duyum azalır ne çare...

Sonra Sezen çalar, ben alır başımı giderim efeleri gibi, belki...

Ve yeni korkular yetiştiririm kış kıyamet; sera, sabit sıcaklık v.s.

(TIK)

cem ben, belki...

21 Aralık 2012

KAR YAĞIYOR HAYATA

Kar yağıyor batıdan Türkiye' ye. Fotoğrafını çekemiyorum dünyanın telefonum kıymetli. Ah ne aciz  ve dünyevi hayatlar, ah ne aciz ve dünyevi değerler, önemler, önemsenenler.

Kar yağıyor batıdan hayata. Toprak beyaz, ağaç beyaz, hayat beyaz, saçlarım biraz ve arabam (artık ) beyaz kardan bağımsız. Sezen çalıyor sabahın bi körü kuytu bi büfede ve kar yağıyor yollara, yüzlere, yüzsüzlere.  ve ben, ve sezen' le ve kapanıyor yollar, ah ne çare...

Aslında mutluymuş o, hayallerini kurduğu şeyden vazgeçip yeni bi hayale dalmış ve dahi sahip olmuş belki ama...  Bütün hayallerini o beyaz, o dört teker, o arabaya sığdırmış.

(Pardon, Sezen aksu - vazgeçtim- tekrar play...)

Sabah yolculuk vakti, sabah yine kar yağacakmış batıdan Türkiye' ye, sabah yine kar yağacakmış toprağa, yola, arabaya, hayata, hayallere...
Sabah belki de...

cem ben, görüşmek üzere...

17 Aralık 2012

YARADAN SADECE SEYREDİYOR DÜNYAYI

O insan değil; başı ağrımaz misal, pazartesileri bile sever, aşık olmaz, aşkı aramaz, çok yemez, çok içmez, sarhoş olmaz, çok gülmez, çok konuşmaz, sevmez, sevilmez...

O insan değil; kanatları çıkar ihtiyaç halinde, tavuk gibi değil görsen nasıl uçar pır pır, yok biraz daha ciddi ve asil bi uçuş bu, pır pır değil. Sonra gözleri parlamaz denizi görünce ya da...

O insan değil, kalbi sadece kan pompalar ki kanı var mı muamma. Özlemez, özgürleşmez, tutulmaz, bırakılmaz vs

En sevmediği ortamdan giderken bile üzülen insanlar da var bilir misin?
Hayatını renklendirmeye çalışırken acı çeken, sebepsiz yere başı ağrıyan, durmadan mutsuzluğa itilen, durmadan itilen, durmadan....

itilen, aciz, acılı...

Yaradanını sadece seyrettiği, sadece seyrettiği ve belkide huzur içinde yuvarlanıp farkına varamayan, itilen, acizz...

O fazla insan, kul, aciz kul, sadık, çok sadık ki dünya acımasız...

Cumaya meyletmiş bi pazartesiden bile memnun olamayan, bi noktada takılıp kalan ve noktasını elinden alanlarr, alan, yaradan...   seyrediyor yaradan dünyayı...

Bu şehrin en işlek caddesinin arabalarına aldırmadan kaldırımından yola çıkıp, ağlayarak, koşarak, yağmura, denize koşarak pazartesiye küfretmek var, sana bana ona dünyaya küfretmek var, her şeyi var ama neyin olmadığını bilmeden olmayana küfretmek, koşmak yağmura karışarak koşmak, küfrederek, yüksek sesle, soyunarak, ağlayarak ve olduğu yere yığılarak koşmak...

yaradan sadece seyrediyor dünyayı, bu sınavda da başarısız o, robot değil o, insan değil o, başarısız, aciz, sıradanlaşamayan kahrolası...

cem ben, seyirlik adam.


16 Aralık 2012

:)

Pazar gününün özellikle akşam saatlerini imha edebiliriz. Hani böyle bir yöntem olsa ya da bi şans verilse günlerden yana, bunu yapardım, yapabilirdim yani...

Neyse ki bu hafta pazartesi çalışıp izne ayrılacağımdan biraz daha iyi olmalıyım. Salı yolculuk vakti, hayatımda bazı değişiklikler yapıp cuma dönüş vakti vs. 

Kendimle ilgili haftalık bilgileri verdikten sonra...

ooff sıkıldım, yazmayacim :)

iyi pazarlar deyip, kaçayım...

cem ben, böyle bir yazı yazılmadı varsayın çünkü ben ısrarla yayınla tuşuna basacağım.

YENİ BİR ŞEY OLMALI

tv/radio
radio
sonra ayağa kalkıp, klavyenin tozunu alıp;

yeni şiirler yazacağım ,
ki ''şiir'' deme şairlere ayıp
duygusuna bak sade
ya da gece karanlığında oku
ya da okuma, çek git cümlelerden.

Şimdi moda bi Orhan Gencebay şarkısı dinlemek, hatta daha ötesi; söylemek. Ülke sınırları içinde yaşayan şahs-ı muhteremlerin bünyesine ister istemez işleyen arabesk de kültürdenmiş, kaçma, ki zaten kaçamazsın...

buyrun o zaman; bir dilenciyim, geleceğini bilmeyen v.s.

Hafif bi bademcik ağrısı, soğuğa rağmen terleyebilen bi bünye, gece hüznü... biraz daha aç sesini, biraz daha ve rastgele cümleler savur ulu orta; çıplak, porno.

Hatta harflere ayır, kahrolası keman sesi eşliğinde küfürleri... 

Bir de türküler var ki artık sadece anadolu kokmayan, daha çok acı kokan, hayat kokan. Sonra sezen-Zülfü ikilisinden tercih ederim ben ''sürgün'' şarkısını ve hatta dinlerim şimdi, ahh eski zamanlar...

Yeni bir şeyler olmalı hayatta, amerika kıtasının keşfinden çok daha sıradan, şahsi. Kıyıda köşede kalmış yeni bir şeyler olmalı, kapı çalmalı misal ve güneş doğmalı ansızın, kana kana huzur içmeli ya da biraz daha sıradan, daha sıradan, sıradan...

Aslında bakma durgunluğa sen, bünyeme en çok alkol yakışır cumartesileri de kaç cumartesi oldu bütünleşmeyeli anason kokusuyla kim bilir..

ama

Yeni bir şeyler olmalı hayatta kahrolası, belki de en çok bundan yana kederim

cem ben

15 Aralık 2012

SESSİZLİK


Gece şehri kan bürümüş,
sokaklar oluk oluk kırmızı.
Yalnızlık şişenin dibinde;
aç, sefil, harap...

Kimse yok mu?
Yok mu kimse?
Kimse .....
.........

yok.

Sessizlik var şimdi,

duyuyor musun?


cem ben, sakin bir cumarteside

14 Aralık 2012

KAYIP

Telaşla;

Saat kaç, bugün günlerden ne, tarih neydi tam olarak, burası neresi?

ah başımmmm...
ve hayat...

Bir de yakındır yolculuk vakti.
ve belki bi mola...

afedersiniz, siz çirkin olan;
benim adım ne?

... ben, kayıp 


13 Aralık 2012

BU ŞARKI ÇALMASAYDI...

Bu şarkı çalmasaydı sabahın bi körü; lacivert deniz ve gökyüzüne bakıp, mis gibi havayı içime çekip, yüzüme düşen yağmur damlalarıyla huzuru bulabilirdim.

ya da

bu şarkı, hayalinle yaptığım bi son sevişme sonrası çalsaydı, belki de ilk öpüşme ya da...

Günlerden bugün olmasaydı, aylardan bu ay, yıllardan bu yıl ve ben bu şarkıda olmasaydım; karadeniz' in dağları yeşerirdi yine kışa inat, bi marul bahçesi gibi, bi huzur gibi, bi sen gibi...

Bu şarkı çalmasaydı sabahın bi körü, tenin aklıma düşmeseydi sonra ve biraz daha sıcak olsaydı yatak; bulutların arasından güneş ışıkları çıkardı ve deniz altın suyu gibi parlardı yüzüme yüzüme...

adını ezberledim,
yaşını ezberledim,
tadını ezberledim,
ve bu şarkı çalmasaydı, günlerden bugün, aylardan bu ay olmasaydı unutmuştum...

Bu şarkı; muamma...

cem ben, onların yanlış bildiği bi doğrusu var.

12 Aralık 2012

BİZ DURMADAN ....

Abe alasın şu güzel kıza bi gül (ŞU yazıdan esinlenilmiştir, esin esin hemi de :))

Vallahi o başlığın yazının devamıyla alakası yok, hatta yazının devamı var mı varsa devamında ne var onu da bilmiyorum ağbey. :)) "Günlerden çarşamba" diyebilirim mesela. Kemal sunal' ın bi filminde, günlere bahaneler bulup, adamcağıza vermeyen kızcağız gibi.. elini evladım, elini vermeyen :))  Ki kendileri çarşambayı çarşafa dolayarak mevzuya çözüm bulmuş ve günü kurtarmıştı. Ahhh eski zamanlar, ki bu ahh ile başlayan bütün cümleleri şahane acılı yazılara çevirebilen potansiyelim de mevcuttur bilirsiniz, ama yapmayacağım, o ahhhh' ın gazına gelmeyeceğim, gelen amerikan futbol topu olsun. Peşinde bi dolu goril gibi herif, hatta bazen üstünde...

Çaktırmadan +18' lik bir yazı olmuyor bu değil mi? 

Gayet nesnel, kinayeye hafif dokunarak yazıyorum ve edepli sonuçlar çıksın diye uğraşıyorum ama... Bugün aklım bi direk etrafında striptiz yapıyor olabilir, öyle bi durum var gibi. E haliyle aklımdan çıkan her bi kıyafet kelimelerime yansıyor ya da yansıyabilir. Ben çözemedim yansıyor muuu, yansımıyor muuu...

Allahımmmm, bana bugün neler oluyor. Sabahın bi körü, hala Zerrin Özer' in avaz avaz bağırdığı arabadan son anda kontağı kapatıp inen ve martı sesleriyle kendine gelen bi aklın kelimelere yansıması mı bu? yok yahu, uyandığımda direk inşaası tamamlanmış, aklım pazen pijamasıyla hafiften direğin etrafında dönmeye başlamıştı bile. İlginç...

Yalnız o martı olayını ve sabah manzarasını biraz daha açmak isterim, hatta fotoğraflamak isterim, pardon o fotoğrafı buraya eklemek isterim ama cıksss, instagram takipçilerime öncelik tanıyacağım, sizi ikinci plana attım(şaka şaka, severim sizleri :))). Ha onu diyordum, denizin ortasında küçük bi dağcık ve üstünde bi dolu martı düşünün. Etrafta lacivert bulutlar ve denizin bi kısmına yansıyan gün ışığı...Tam güneş ışığı değil, bi parlaklık sadece veeee martı seslerii.... vuhuuuuuu  ...  


Bir de, insan her şeye rağmen yaşıyor biliyor musunuz?
Bütün yalnızlığına, bedbaht saydığı hayata, kahrettiği her şeye rağmen yaşıyor. Bu güzel gibi (mi?)..

cem ben, az kaldı 35' inden gün almasına, alakasızzz

11 Aralık 2012

GİBİ

Şehrin üstünde siyah bi bulut,
yağmur
rüzgar
gürültü...

Bi uykusuzluk hali; can gitmiş gibi canan susmuş gibi..
Geceden kalma, ince bi ruh gibi
aşk gibi
aşık gibi

Şehrin üstünde siyah bi bulut,
şehir yok gibi
şehirsiz gibi...

karanlık gibi,
kara kış gibi,
kara deniz gibi;
sesim...


cem

10 Aralık 2012

KAKTÜS ÇİÇEĞİM BENİM

Şimdi boşa aldım hayatı, yol verin frenlerim de tutmuyor. Baş aşağı, kıç aşağı kol aşağı velhasıl teker gibi yuvarlana yuvarlana iniyoruuuuuuuuummmmmm;
düzlüğe, 
dinginliği,
kargaşaya,
karmaşaya....

Gözlerimde sonradan eklenen siyah bir bandaj, gazetelerde ayıp işler yapanlara çekilenlerden, de benim ayıbım başka. Boşalan fren, boştaki araba, teker, yuvarlak, toooooooooooopppp, futboll, ki hiç sevmem...

Kaktüsüm kurudu ve artık yeni bi kaktüs çiçeğim var, ki çiçeği sahte, bana da bu yaraşır gibi. Bir de sıfır araba kampanyalarından haberim var, o kadar...

Hayatın size sunduklarını sıfır araba kampanyalarında harcayacak kadar bedbaht, biçare, şuursuz musun kuzum?
-evet

Ayrıca hayat bana sunduklarını rulo yapıp cebine soksun, zamanla güzel olduğunu bile fark edecektir bu durumun, demedi demesin, hayat tecrübesi....
hayat yani, o biiirrrr s..t.k...
stok o, hayat yani stoklar toplamı babında :))

Sabahtan beri bi şarkı arıyorum güne yaraşır. Gün mü;  
gün batımını fotoğrafladığının ertesi günü kanepeye yapışıp kalmış bir bedenin olabildiği ruh halindeyim. Sadece çay içtim kahvaltı sonrası, kahve içmedim misal. 

Bu cümlelerin içini biraz daha boşaltmalıyım, hala ucuz ve saçma anlamlar taşıyorlar bünyelerinde. Evet evet anlamsız cümlelerim olmalı benim. Bir de köpek alsam şu küçüklerinden, gece çok havlar mı acaba? Neyse bizim bazı komşulardan daha az rahatsız edeceğine eminim :))

manevi anlamda kendine bakamayan bi zavallının bi köpeğe bakabilmesi olası mıdır?
-hayır.

o zaman cem ben, günlerden de güz mevsim de sepya vs. Buldum mu şarkıyı acaba?

9 Aralık 2012

AŞK OLMADAN HİÇ Mİ?..

Hepsi üstüste yığılıyor, hepsi hayatımdan geçip aynı yerde yığılıp kalıyorlar, üstüste ve yeni bir hayal oluşturuyor bedenini;
ki şekilsiz, 
ki imkansız,
ki karışık...

Yol geçen hanına dönmeden bu beden ya da dönmeyecek bu beden ya da hiç olmadı, aşk olmadan ötesi hiç olmadı, aşk olmadan ötesi olmadı
 MI?

SONRASI 
pardon küçük harfle
sonrası
....
..
.

Bi saçmalık denizi varmış gönlümün ortasında, 
pardon yanılmış(ım) aklımdaymış o deniz
parmak ucumda
kulak mememde
sol göğüs ucumda
diz kapağımda
ya da
ayıp bi uzvuma saklanmış saçmalığım.
tüm vücudu etkileyen bademcik iltihabı gibi..
tam da öyle gibi

Hepsi hayatımdan geçip, aynı uçurumda üstüste yığılıp kalıyorlar da;
aşk olmadan hiç mi?..

cem ben, saçmalığı bünyesinde olağanlaştıran adam

7 Aralık 2012

SİYAH ÖNLÜK

Benim siyah bir önlüğüm var. 
Sivil kıyafetim bu; siyah bi önlük .... 
Okullarda serbestmiş kıyafet, 
benim hala siyah bi önlüğüm var, yakasız...


cem

6 Aralık 2012

HOOOOĞUUUUFFFFF

Kısık ve titrek sesle, biraz da kekeleyerek;
"Güüü nayy dınnnn"  
Akşam oynanan futbol maçından bihaber, malum bi şarkı eşliğinde ve küfrederek, ve 
" güü naaayy dıııınnnn"

Gürültü var bütün mekanlarda; gök gürültüsü (mü?)
yağmur (mu) o (?)  
yalnız ( mı ) o (?) 
yalnızlığın sesi (mi) o (?)

hiişşş, parantez dışına al beni
ya da
yok ol, hiç ol, defol(u) dünya.
................
........................

Bak yine, parmaklarını hissetmiyor(muş) yoldan geçen bi adam. Klavye bulup rastgele yazası varmış yine. Bana diyor, nedense?

hooooğuuuuffffffff. ve benzeri bıkkınlık sesleri çıkartabilmeli yazılar. 

Emre Aydın' da dinlenir bütün ergen hayranlarına rağmen. Ki ergen söylemi ne kadar iticidir, bilirsin de dönemin şuursuzluğundan kaynaklı bu ötekileştirme. Aklı ve mantığı oturmadan, rastgele ve bilinçsiz bi hayranlık. Sahneye acayip şeyler fırlatan ve şuursuzca ağlayan ve korumaların kollarında bayılan vs. 

ve;
şu "ve" bağlacını defedin hayatımdan, alınmasın diye söyleyemiyorum ben kendisine, defol git der misiniz bi zahmet.

Perşembe perişanlıkmış....

cem ben, hooooğuuufffff lamak istiyorum

5 Aralık 2012

YAZIYOR YAZIYOR ÇARŞAMBANIN ÖLÜMÜNÜ YAZIYOR

Fırtınalı bi havada, tek ayağımın üzerinde, kollarım iki yana açılmış ve hafif çapraz bi pozisyonda cümleler kuruyorum diye düşün. Hadi biraz da soğuk olsun, hatta çok soğuk olsun ve dişlerim birbirine vursun. Rüzgarın sesinden ve durumumdan benim söylemeye çalıştığımı ne sen anla ne de ben anlayım. Uzun lafın sopası; müsaadenizle saçmalayayım :)

feed    popular    my photos.. bızzttt

Karadeniz coştu mevsim itibariyle, dalgasına yandığım denizin dalgalı halini fotoğraflayabilmek adına sabahın bi körü, üstelik bu rüzgarda deniz kenarına attım kendimi. Deniz kenarı deyince bi plaj gelmesin aklınıza, bildiğin dağlık kayalık bir yer. Yarabbii.....

Ya kime ne bundan, benden. Bu = ben hatta. BU' laştırmalıyım kendimi,. "BU' laşıp hayata bulaşmalıyım" ı yazmış olsam tamamen uysun diye yazmış olurdum, ama yazmadım, siz de okumadınız. varsa okuyan bir adım öne çıksın...

Dudaklarımı yediğimi söylemiş miydim ben size?
peki ya evcil acılarımla dünyaevine girdiğimi ya da evcil acılarımın bana ........   öhöm öhöm...

Biri Çarşambanın ayağına bi ağırlık takıp çarşafa dolayıp dalgalı bi denize, yok okyanusa bıraksa ne büyük sevap işler. Salı ve perşembe de yan komşumuz göçtü gitti diye efkara gark edip, kendilerini intihar ederler. Böylece bi pazartesimiz kalır bi cumamız. İki günde iki yatardık, ne güzel...:))

Du bakalım 21 Aralığa sıkıştırırız onu da :))

Şarkı dinleyin, ben şarkı söylemeye başlamadan herhangi bi şarkı bulup play tuşuna basın, pişman olursunuz.

cem ben, bulaşık adam

4 Aralık 2012

SOYUT SARHOŞ

Otururum hayatın karşısına
bir iki kelam alırım parmak ucuma
ve sağa sola yalpalayarak yazarım, yal  pa la ya rakkk...

Şiirler geçer sarhoş dünyamdan, vesilesi belli Cemal Süreya şiirleri okurum ve tek "y" kullanan şairseverlere şükranlarımı sunarım hayallerimde.

ve şairin;

Durakta üç kişi:
adam, kadın ve çocuk...  diye devam eden fotoğrafını düşürürüm hayallerime, de nafile...

Yarı alkolik, tam sarhoş dilimle, yalpalayarak ya da heceleyerek ya da saçmalayarak yazarım kalbimdekileri.

Karanlığım var, saklı güneşim var, sevişilesi ayışığım var, hayallerim bile var
ve bilen bilir bütün hayallerimi becermek istiyorum
becerip adam gibi hayallerle, önsevişmeli, hatta süresi uzun...

Tökezleyerek düşürüyorum bütün anılarımı karanlık bi kaldırımda,
bedenimde sinsi bi duygu
bedenimde sinsi bi duygu
bedenimde sinsi bi korkaklık belki

yarı sarhoş ve şaşı gözlerle Cemal Süreya şiirleri okuyorum önce, başucu şairime ayıp olmasın diye Orhan Veli peşi sıra. Sabahın bi körü, bütün şairlere....
ve;

Adam hüzünlü
....
Kadın güzel
...
çocuk.../cemal süreya - fotoğraf şiirinden alıntıdır. 

cem ben, soyut sarhoş. 

3 Aralık 2012

YENİ Bİ...

Şimdi ben bi şehir çiziyorum. Kuşbakışı önce, karayolları haritası gibi ya da coğrafi bir başka harita. Sonra yere inip caddelerini, sokaklarını çiziyorum 3 boyutlu, ışıklı dükkanlar büyük alışveriş merkezleri konduruyorum yerli yerine. İnsanlar çiziyorum yere bakan, hızla yürüyen, karşıya bakan ama birbirine hiç bakmayan bakamayan. Altyapısını yapıyorum, elektrik, internet ve diğer bağlantı kablolarını çekiyorum ve aşkı sıkıştırıyorum internet kablolarının içine.

Ve evimi bitirip, bilgisayarımı çizip karşısına geçiyorum...

Şimdi bi şehir kurup içine koyuyorum kendimi, kablolarda arıyorum....
Bilirsin, bilir misin?
...............

Bak rastgele harfler dönüyor etrafımda. Klavyeyi parçalarcasına saçmalamak geçiyor içimden.
ve...
Ben bağlaçları çok severim misal. Söylemişimdir....

Anlamsız cümleler lazım bana, dünya üzerindeki dillerden arınmış saf, anlamsız ya da anlamın en derininde anlaşılmaz cümleler lazım bana. Bana benim dahi anlayamayacağım cümleler, hayatlar, kadınlar, erkekler, hayvanlar, çiçekler, böcekler lazım. Soyut bi şehir lazım bana, soyut bi hayat lazım bana..
Bana.........
kahrolası
....

Yeni bi şiir,
yeni bi öykü
yeni bi hayat
yeni bi....

İsyan gibi değil, boyun eğer gibi değil....

Beni anlamayın, gerçekten bir müddet anlaşılmaz olayım. 

cem

1 Aralık 2012

BU SEFER DE ANLAMAYIN BENİ

O zamanını kaybetmiş..
O zamanını, bi çıkmaz sokakta, bi çocuk parkında ya da kelimesiz bi cümlede...
O zamanını; süresiz rüyaların, soyut kahkahaların, somut kaldırımların kıyısında, ortasında, gülüşünde...
kaybetmiş

yeni resminde
martı sesinde
ve
..

Biraz kapatsak pencereyi
camları karartsak
insanları sustursak
ya da
...
.
ya da
Kıçımızı kaldırıp
hayatla barışsak
sarılsak, öpsek ve dahi sevişip çoluk çocuğa karışsak

ve
bi güzel kadın
ya da bi erkek bedeni
çıplak 
ve azgın bir hayalde;
hayat

ve ilahi bi takipmiş vicdan
sezen diyor.

cem ben, bu sefer de anlamayın beni

30 Kasım 2012

YÜZÜMÜ LACİVERTE BOYADIM VE DUA ETTİM

En derin sessizlik ölüm mü yoksa asıl gürültü o zaman mı başlıyor? Misal ben susuyorum çok zamandır, sesimi kısıyorum konuşurken en çok, cuma dualarına çıkıyorum. Ezanla kamet arasında yapılan dualar kabul edilirmiş, çok zamandır duadayım...

kabul edilirmiş, 
çok zamandır duadayım, duadaymış, dua...
yüce tanrı insanı affetsin
miş
de
.
Ihlamur içiyorum, mavi fotoğraflar çekiyorum ya da sahte maviye boyuyorum gökyüzünü. Bi kaldır kafanı, gökyüzüne bak bi, şiirler yazdım bulut aralarına okuyabiliyor musun?

Bi hüznüm var, göz kapaklarımı zorlayan bi ağırlık belki ya da susmak. Ve en çok bütününden anlam çıkaramadığım yazıları seviyorum, hayat ne kadar anlamsız ahh, hayat ne kadar anlamlı ahh, hayat ne kadar...

En son sabah ezanını ne zaman duyduğum düştü aklıma, en son sabah  ezanını...

Üç nokta kaidesine karşı gelesim var bir de. Hani yarım kalmış cümlelerin sonuna eklenen üç nokta. Bana daha çok lazım, daha çok nokta, bütün cümleler olması gerektiğinden daha........................

Pardon lacivert mi yüzünüz, yüzümüz.  Bi yüzümüz var mı? 
benim yok, benim sesim yok, benim bedenim yok, elim yok, kolum yok, gücüm yok, anlamım yok
ben anlamsızım, ben bi keşiş, bi parya, bi yollu, yolsuz, biçare...

Bugün cuma, sezen dua etmiş yüce tanrı' ya, insanı affet demiş. 
ya sonra...

cem ben, hayatı ve yüzümü laciverte boyayıp görünmez kıldım. huzuru arıyorum ya da...


29 Kasım 2012

BİR DE SIRTIMI GÖRSEN...

Ben limonlu bi adaçayı içerim, sen kahve de içebilirsin çay da soda da su da...

Bir uyku hali yine, gribal enfeksiyon ve tepemde gezen kara bulutlardan zaar. Olmayaydı, mavi zemin üzerinde böyle öbek öbek beyaz bulutlar olaydı ya da kollarımı açaydım, gitme diyeydim........   zzzzzzzzz
Öyle olsaydı fotoğraflayabilirdim anı ve  #anıyakala (mış) olurdum. İnstagram dili mi bu?

-ben mış gibi yapmaam (sezen' den dolayı bilirim şarkıyı, hakkımda kötü şeyler düşünmeyiniz. sezen' den dinlemek isterseniz TIK layınız.)

Çok garip mevzular dönüyor etrafımda. Cariyeler, helal kılınmış köle kadınlar, islam dini ve dahası. Uğultu gibi bazen hayat biliyorsun değil mi?  Karadeniz' de fırtına yaşadıysan bilirsin, ona benziyor hayat. Terli dışarı çıkıyorum ve fırtınasından etkilenmemeye çalışıyorum. Saçlarımı uçuruyor, kravatımı savuruyor ben düzeltmeye çalışıyorum olmayacağını bile bile...

Sürekli bilmediğim bir dilde selam veriyor insanlar. Bi ekrana kilitlemişim aklımı ve selamları algılamaya çalışıyorum ve insan silüetleri beliriyor aklımda. Üzerine kaş göz çiziyorum, ve cildini esmerleştirip hayatıma katıyorum gibi. Sonra sanal bi silüetle bilmediğim dilden sevişiyorum. Nasılım, tedavi sürecim ne kadar sürer, iyileşebilecek miyim peki?..

Sonra ya "bu doğruya" ya "bu'na" sırtımı dönmem gerektiğini anlıyorum. Kültür diye bi gerçek var bilirsin ve kültür der ki "buna dön sırtını, doğru senin olsun" ve öyle yapıyorum bi sabah. Bilmediğim dilde, esmer silüetlere elvada gönderiyorum ve bu kez anı yakalayabildiğimi anlıyorum. An öyle kalıyor, ümitsiz ve....

Ha bir de sırtımı görsen, gözümden daha yaşlı belki de.

cem ben,  gerçekhayattaveuyanıkhalderüyalargörenvebunuyaşıyabilenadam 

28 Kasım 2012

BEN BU YAZIYI FANTAZİ MÜZİK EŞLİĞİNDE YAZDIM

"Küçük adamların büyük hikayeleri olurmuş..."

-muş eki nerden geliyor, bunu kim söylemiş, böyle bir şey söylenmiş mi bilmiyorum. Zart diye aklıma ve dolayısıyla klavyeme (böğğ), haliyle sayfaya düştü cümle. Aman gayr-i iradi bir saldırganlık ve parya bi bedenin sıradan nümayişleri bunlar. Ha bir de pejmürde vardı, cümle içine onu da katabilseydim ala bi entelektüel olabilirdim(a' ları incelt sen). Puro, yok pardon pipomu getirin, fildişi kulemi hazırlayın ya da fil' imi hazırlayın fildişi kuleme gidip film izleyeceğim ya da bi dvd player yeter.

günaydıııınnnn gönlüme bir umut veren saygıdeğer umutverenlerim

Bak bu da bi söylem misal. Daha çok trt' nin radyolarında TSM çalan bir sunucunun dilinden. Hala "bir pop müzik parçası dinlediniz" ile bitiriyor bazı şarkıları o radyo biliyor musunuz?  "Sen malsın bebeYim, bilmezsin ne dinlediğini, o TSM değil Pop dana." der gibi. Öyle bi duruşu var değil mi Devlet denen bütünün. Tüm dünyada böyledir belki de, kurumlar bi zaman sonra halkın gerisine düşünce böyle acayiplikler ortaya çıkıyor. Halkım müzik konusunda öyle gelişti ki; detone, dik perde, arya, (dayanamayacağım) parya... çok şey biliyoruz müzik konusunda, tarzı zaten.....  fantazi müzik, ahahahah dinlerken hayallerinizde seviştiren müzik gibi. Arif Susam eşliğinde fantazi ya da;
Nikah masasına yatalım sevgilim
masa örtüsünü kirletmeyelim. 
Üstüne çıkanı soran olursa, 
eski bir tanıdık dersin sevgilim...
.......

Abi az daha yazardım lakin...
Sebepsiz Fırtına

cem ben, fantazi müzik eşliğinde fantastik yazılar yazabilen adam ve dahi yakışıklı. düşün artık :)

27 Kasım 2012

SALLANA SALLANA YAŞAMAK İSTİYORMUŞ HAYATI

Duman grubunun şarkı söylemesi tadında bir yazı yazmak istiyorumuş bizim karşı komşu ve hatta sallana sallana yazmak istiyorumuş, sabah söyledi. Nasıl olacaksa o iş...

Iğateşlere yürüyorum, ğıaşk ile büyüyorum

Uykusu da varmış üstelik. Gülme bak, gece üç sularında yatmış ve sabah 06:50 de çalan saatin onun olmadığı hayaliyle ilk şoku atlatarak kalkmış bi faniden bahsediyoruz. Acılara biraz saygı ama.

ğıaşk için ölmeli ğıaşk o zaman ğıaşk...

"Batıdan doğmuş güneşi heyhat.." diye devam eden ya da başlayan bi yazı da düşmüş aklına misal. Diğer komşunun söylemesi, şiir bile olabilirmiş bu. Sonra "karanlıklarda kaybettim gölgemi" kısmını çok beğenmiş içten içe misal, ama vazgeçmiş yazmaktan, uykusu varmış ve duman grubu gibi sallana sallana yaşamak istiyormuş hayatı.

Sallana sallana yaşamak istiyormuş hayatı
sallana sallasan yaşamak istiyormuş hayatı
sallana sallana
sallana
sal
hadi lan

huniyi fark ettin mi? komşuya...

cem ben, bir o yana bir bu yana yatmam lazım ki şaşkınlaşayım.



26 Kasım 2012

BÜYÜMÜŞÜM PAZILARIM SÖYLEMİŞ

Perdeyi biraz daha aralarsanız yüzüme düşen gölgenizden kurtulabilirim, hatta inanır mısın yarı kırmızı yanaklarımı bile özledim. Sonra büyümüşüm zaten; misal pazılarım biraz daha sertleşmiş, kalbim gibi ya da nasırlaşmış gibi ya da gibi bell.........   kii....

Mis kokulu çiçeklerim var yaz bahçemde. o mu?  hayal değil, daha öte...

Gün hiç cinsine çekmemiş biliyor musun. Hani bi perdelik karanlığımız kaldı çok şükür, ucundan tutarsak hayat aydınlatabiliriz gibi de, sen çekilebilir misin dibimden?

Bütün cümlelerin sonuna soru işareti koyacak kadar cahilim;
ben? sen? hayat? hayal? kadın? erkek? hayat kadını? hayat erkeği? fahişe kalpli? ruhsuz? biteviye? gidesiye? kala......?????

Ancak bu kadar çözebildim hayatı ; sigaranız var mı?

Bir saniye, Candan Erçetin mi o çalan?  O zaman alkollü bir şeyler de alabilirdim. Pardon ilaç kullanıyorum, ayran alayım.

Biraz üzüldüm, hepsi bu...


cem ben, büyümüşüm pazılarım söylemiş...

25 Kasım 2012

BOYUT DEĞİŞTİRDİM BEN

Bütün çiçekler dikenli,
bir tek gül dikensiz
ki sadece gül için sevilir ya dikeni...
kaldı ki boyut değiştirdim ben,
belki de sırf bu yüzdendir akşamları kahvaltı edişim.

cem ben, diğer boyutta




23 Kasım 2012

TAKIMELBİSEYLEDEGAYETYAKIŞIKLIOLANGÜL

offffff  rastgele yazsam...
ortaya karışık ve anlamsız kelimeler atsam
siz kafanıza göre birleştirseniz.  
ötesini yazmayacağım, bilesiniz

orda -niz redif olur mu?  -iz redif olur orda, ek çıkınca anlamlı bir kelime kalması lazım, redif olması için ki, kalan aynılar -yarım, tam- uyak şeklinde gidebilsin. Orda harf sonrası kalan kelimede anlam aranmaz ki, anlamı olmayan bir şey kelime olmaz.

Aslında kendisini sevmem ama sesi.....    bızzztttt diye devam eden geyiklerden sıyrılıp bi Ahmet Kaya dinleyim dedim, ben demedim toplu iş ortamında dinlemeye mecbur bırakıldım. Sesini sevmediğimden değil, hüznüne hazır olmadığımdan bu sitem. Ya da siz Sezen' den Yalnızca Sitem şarkısını dinleyin.

"Günlerden cuma olduğunun altını çizmeyeceğim" derken çizdim mi şimdi? "Bana perşembenin cuma olması ekstra mutluluk verirdi, cumanın cuma olması sıradanlaştı." diyeceğim de sopayla beni koşturacaklar diye korkuyorum. Ama bir şey olmasını istediğin zaman olmaz da sen "amannn ister olsun ister olmasın" dediğinde olur da bi haz alamazsın ya, heh öyle bi cuma sanki.

Ha o şey, takım elbiseli bir fotoğraftı o (bu bir kendini kanıtlama çabasıdır yazısı). Kaldırdım yazıyı sonra, tıklayıp "bu kayıt bulunamadı" gerçeğiyle yüzleşenlerin tarafıma gönderdikleri küfürleri bertaraf edebilmişimdir umarım. İnstagramım var ya, orda var yeterince fotoğrafım bu vesileyle hakkımda çirkin iddialar ortaya atan kişilere de cevabımı vermiş olayım. :))

Çirkin iddia; SANA TAKIM ELBİSE YAKIŞMIYOR :)))
İddia Sahibi ; ŞU ÇOCUK ( TIK ) 

yaa offff...

cem ben, takımelbiseyledegayetyakışıklıolangül...

22 Kasım 2012

UYUSUN DA BÜYÜSÜN

Postunu takmış da ediyorken ezber bir tenhada uyuyup kalan cem kişisi en son bu şekilde görüntülendi.   
( şok şok şok yazacaktım başına ama, şok şok şok şeklinde verilen haberlerin ve şok şok şok diye verilen haberlerle dalga geçmenin modası geçti. Şokun durumu şok yani, düşünün artık :)

Bi Allah' ın kulu çıksın ve beni aşka aman pardon o şarkıydı, beni bugünün cuma olduğuna inandırsın, lütfen. Şuan bütün mutluluğum buna bağlı. Bugün cuma olmalı, evet yok hayır hayır perşembe değıl gün, gün cuma, belinden öptüğüm Cuma :))

vı li li vı li li vı li li  tey tey 

Allahım ülkemizi tez zamanda Mahsun Kırmızıgül dizilerinden kurtarman için sana yalvarıyorum. 

Bak o Şokun da modası geçti oysa, bu yıl üstlerden dar hafif aşağıya doğru bollaşan askılı entariler moda. 
Size çok ilginç bir şey söyleyeyim mi?
ilginç
derdim ama beddua almak istemem :)
Neyse ilginç olan uykumun olması :)

oooooooooooofffff ve hatta hoooooooooooffffff  sıkıldımmmmm

buyrun çay içelim beyler ve bayanlar 

zem ben usağum, haçan karadenüzlü olan.

21 Kasım 2012

POSTUNU TAKMIŞ DA EDİYOR EZBER

Cem Adrian çalıyor ve bunun nedenini bilmiyorum. İsterim tabi biri sustursun, Çakkıdı çakkıdı bi şarkı çalsın, hadi hoppa eller havaya yaşansın dünya ve uykularımızdan uyanalım :))

Cem Adrian hala çalıyor ve ben hala bunun sebebini bilmiyorum. Şarkıyı aratıp, play tuşuna bastığımdan yana şüphelerin ve kendi kendine söylenmelerin var değil mi?  haklısın...

Du bakayım, bu başka bu kim? bilmiyorum, ama... 
Bi garip dünya hali işte..........................

Gittikçe kısalan cümleler ve 
huni şeklinde bi post lazım bana. 
kafama geçirip 
ortalıkta 
gezine
ceğim
sanı
rım
ol
du
.
.
cem ben, postunu kafasına takmış da ediyor ezberr...

nedensizyeresuratınınortayerindetebessümolanveblogunakıvrılangülüm ben...

Yok yok, geçiyordum uğradım, bir şey yazmayacağım. Sen gez blogu, bana aldırma. Zaten uykum var, şurda kıvrılırım birazdan :))

Bir de suratımın ortasında manasız bi tebessüm var, düzeltemiyorum da. 

nedensizyeresuratınınortayerindetebessümolanveblogunakıvrılangülüm ben...


20 Kasım 2012

AMAAAAANN SALLAA

Biirrrr  çok uykum var
ikiiii gözlerimi açamıyorum
üüççç ilk iki madde aynı kapıya çıkarrr
dööörttt...............   

Sayın ve kıymetli arkadaşım, sen bu satırları okurken ben yayınla tuşu sonrası şuracıkta sızmış olabilirdim lakin işyerinde olduğum için bu ihtimal imkansız. Bi kere "sen kimsin?" bu da önemli. Misal benim her adımımı takip eden, o yoğun, kalabalık kitleden biriysen yayınla tuşundan hemen sonra başlarsın okumaya, ki ben de o anda ne yazmışım okuyor olurum (okuduğum şey yazdığım şeyden öte olamaz zaten, yazmadığım bir şeyi okuyacak değilim ya). ha sen yolu düşerse uğrayan şanssız azınlıktan biriysen, ne yapıyor olurum onu bilemem, ki bu seni ilgilendirmez zaten, geçiyordum uğradımlarla olmaz bu iş bak...

Biiiirrr çok uykim vaaarrr
iki gözlerim yarı kapalııı
üüüçççç yerim ilk iki maddeyi  
döööörttt bu adam göö.....   öööö öhüm öhüm

Size şaşıracağınız bir şey söyleyeyim mi; şu an çok sıcaaaaaaaaaakkkkk.
Du bakayım, başım da ağrıyor ya benim, du bi saniye, neden ağrıyor bu şimdi...

Bi hayvan alayım kendime diyorum, ne alacağıma karar veremedim ve fakat. Harbiden ne alayım ben, kedi istemiyorum köpekleri sevmem, deve kuşu severim misal, gerçekten severim ama çok katlı bi evde bakması biraz zor olabilir ki eve de sığmaz zaten. Kuş balık vs doya doya sevilmez, neticede kuş kadar şeyler, ölürler. 

oooooooooooooooooooooffffffffffffffffffff siz ŞU şarkıyı dinleyin bari. 

cem ben, çooookkk.....  amaaan salla

19 Kasım 2012

CEM KARADENİZ' DEN BİLDİRİYOR

Söylemişimdir belki, çok uykum var. Sabah çalan alarm sesi sadece hayal dünyasında yaşıyormuşum gibi hissettiriyor bana. Değildir, kalkmam gerektiğini hatırlatan şey bu değildir, daha vardır uyanmama vs iç çekişleriyle başlıyor hafta içi gün. Haftasonu da aksi bi söylem, " hayır o saat o kadar geç olamaz, bu kadar uyumamışımdır" şeklinde gidiyor kış kapısında hayat.

Önceki gece müthiş bir dudak acısıyla uyandım misal. Sanki biri tutup alt dudağımı ortadan ikiye ayırmak için uğraşıyor gibiydi. Sonra kanadığını hissettim ve kışın gerçekten kapıda olduğuna kanaat getirdim. Düşün bi dudaktan nerelere varabiliyorum. Dudaklarım çatlar da soğuktan, fazla seksi ve hassas dudaklara sahibimdir, en ufak soğukta çatlarlar.. :))))    bak buna kahkahayla gülebilirdim şuan ama kahkahamı içimde bastırıyorum; iş yerindeyim ve ciddi olmalıyım :))

haydeeeeee, hop hop hop......

uyanayım diye yaptım sen şeetme :))

amaaaaaaaaaaaaaaaaannn, kop kop kop kop.........

öhüm, öhüm neyse..
Aman bi kasvetli pazartesiiiiieeeeeğğğğğ, aman da çok uykum vaaaaaarrr, amaaaannn bırakın beni şurda kıvrılaaaaaağğğmmmm.

O tamam, o tamam eeeee o da tamam hatta oda tamam, salon tamam....  bakalımmm, eveeett hmmmmm, bu postta öpüşme yok mu, e var dendi bana :)

cem ben, gereksiz yazılar karadeniz türkiye' den bildirdim, bildirirm de tabiatım bu, genel bildirici.... saol, şeker almıyorum ben.

17 Kasım 2012

SIR

Gizli saklı bi umudum var benim, hişşşşş sakın kimseye söyleme...

cem ben

16 Kasım 2012

FACEBOOK DURUMLARI

.Cumadayım, döneceğim...

.Esra Erol' un evlenme sayfasını beğenen iki kardeş ve bi yeğen sahibiyim. ne hüzün...

.Ortadoğu bildiğiniz gibi. bizim de ALTAY ımız var çok şükür.

.Biri kapatsın şu Sezen Sksu' yu...

.Artık bilimin insanı ruhsuzlaştırabiliyor olması lazım. Bütün insani duygularımdan arınmak niyetindeyim.

.Hiçbir nakit anlatamaz bazı hayatları...

.Aslında güzeldi zaman, Kazım Koyuncu çaldı sonra ve böyle oldu. hepsi bu...

.Bu akşamda sizlere son zamanların en popüler isimlerinden biri olan Sinan Yağmur' dan Aşkın Gözyaşları-tebrizli şems ' i armağan ediyorum ya da İç Anadolu yöresinden oynak bir şey.  gittim...

.Sodamı içiyorum ve gün itibariyle hayatıma kalbim kadar temiz bir sayfa açayım diyorum. Sodayla gerçekçi durmasa da...

.Dünya adaletini sorgulamaya başladıysak bir şeyler ters gidiyor demektir. Klasik insan tavrı bu; başa gelince...

.Acının insanı olgunlaştırdığı koca bi safsata olmasın sakın. Hayır Nietzsche' ye de yazık, belki de sırf bu yüzden adam acıya adadı kendini.

."Uzun zaman kafan dumanlı olursa doktora git, yoksa delirirsin" gibi bir şey.

.Bak şimdi bu durumu şöyle çözebiliriz; 1 paket kırmızı winston, yanında bir kahve, deniz manzarası ve Sezen Aksu. Madem batacağız dibi görelim önce.

.Ekşimsi....

.Sen yine giderken yanına almayı unuttun beni.

.Yakında ''deYil'' değil de ''deĞil'' yazanların toplu şekilde toplum önünde kınanacağını düşünüyorum. Yok abi gerçekten deYil yazdım bak...

.O zaman ben yatarken size Dostoyevski' den Delikanlı' yı armağan ediyorum. Ha siz "Ben onu Yıldız Tilbe' den şeederim." derseniz o da sizin anlayışınız. hadi gittim..

.Dün her zaman olduğu gibi Sezen Aksu çalıyordu; aşk için ölmeli aşk o zaman aşk.

.Ben bi miller alayım...


cem ben, ayrı zamanlarda yazılmış facebook iletileridir. Cuma ile başlayıp bira ile bitirecek kadar da gel-git bi adam değilim yani :)) 

15 Kasım 2012

HAYAT GÖLGE GİBİ

Karanlık yollar geçiyor aklımdan, bi baş ağrısı çalıyor hayallerimi. Uyanıp kimsenin bilmediği dillerde şarkılar söylüyorum, şiirler yazıyorum mısrasız, sonsuz tek satır...

Ağrım var,
ağrı kesicim var,
ağrı eşiğim var,

hiçbiri tamamlamıyor birbirini, hiçbirini susturamıyorum.

İnsanlar var kaldırımlarda ya da siluetleri. Gözlerim karanlık, hayat gölge gibi.

satır başım yok
satır sonum yok
bi hikayem yok
ya da

Bi hikayem var benim; gizli... sümen altına sakladım yaşadıklarımı. Hiçbir nakit anlatamaz bazı hayatları. ve;

kağıdı yok, 
kalemi yok, 
kelamı yok yaşadıklarımın. 

Bir yalnızlık vuruyor kıyılarıma, hiç olmayacak uğultular yükseliyor dağlarımdan. ben bastırdıkça....

kelimesi yok dilimin
dili yok yaşadıklarımın
ve
..


cem ben

14 Kasım 2012

TIK TIK TIK TIK

Sonra bir arkadaşım "kimse senden kıymetli değil" dedi, ben de "peki " dedim ve yeniden çalıştırmaya başladık duran ve siste kaybolan zamanı. 

cem ben

KAHKAHAYLA GÜL BANA

Şimdi arkadaş geç otur şöyle, mühim mevzulardan söz edeceğim. Bi kere kilo aldığıma dair söylemler doğru olabilir, lakin artık bedenimle değil zekamla anılmak istiyorum. Biraz göbek yaptım hepsi o, ayva göbeği. Sonra kendime olan güvenim öyle geri geldi ki 20' li yaşlarım halt yemiş yanımda, hala taş gibiyim maşallah ( evet evet zekamla anılmak istiyorum :)). 20' liklere taş çıkartmamın yanında, yemeyip yanımda yatasım var, düşün nasıl imkansızı istiyorum her zaman.

Yahu muallayı sandala atııııppppp.... Söyleeeeetmeee hikaaayesiii...

Nerde kalmıştık;

Efenim lacivert takım elbise, lacivert çorap, lacivert boxer, lacivert-mavi kravat, mavimsi bi gömlek, kahverengi kemer saat ayakkabı ile kendimi öyle zinde ve yakışıklı hissediyorum ki, Allah seni inandırsın deli gömleği giyer modunda kendime sarılasım var, ki, duruma da ters düşmez yani, gömleğimiz eksik o kadar. Gömlek deyince, evet hala small ve slim fit gömlek giyiyorum, fit vücudumda gömleğin bel kısmı her daim bol kalıyor. nasıl ince bi belim var düşün, öyle "göbek yaptın, kilo aldın" deme bana...

Açık ve şekersiz olsun canım... şöyle bırakabilirsin, masa kirlenmesin...

Ve sabahları 1 ya da 2 dilim ekmek yediğim doğrudur, ha bir de muz evet muz kahvaltı sonrası.

Bak bu instagram denen yer var ya, orda garip şeyler oluyor ben sana diyeyim, sonra demedi deme. Ben bile yarı çıplak fotomu koyup kaldırdım, nasıl bi beğenilme arzusu, nasıl bi akıl tutulmasıysa artık. Manzara fotoğraflarıyla başladığım maceram neredeyse kendimi sergilediğim bir hale dönüştü ki acil şifalar diliyorum kendime ve o rüzgara kapılanlara. İnsan evladı beğenilmekten nasıl bir haz alıyor Allahımmm....

Canım bana canım deme, canını yerim bak canım, ağzına sumsuğu indirir, yüzünü gözünü pazartesiye çeviririm de bütün çalışanlar senden nefret eder canım.

bak bana "canım" deme dedim canım :))

Öğlenleri ekmek yemem, akşamları da yemem, günde 3 fincen yakops ( 3 in 1 ), 6-7 bardak ( küçük ) şekersiz çay. Ve bol bol su. Fit ve diri vücudumu bu şekilde koruyorum ha bir de günlük sporlarım var :))

cem ben, kahkahayla gülün bana, parmakla göstere göstere :))

(Fotoğraf yazıdan birkaç saat sonra eklenmiştir.  Kınayacaksanız beni buna mecbur edenleri kınayın.10-15 gün önce çekilmiştir ayrıca. :))

13 Kasım 2012

Eve gelip hayalerimle seviştim, üremesinler diye doğum kontrol önlemlerini aldım, duş sonrası kendimi nemlendirdim ve sodamı içiyorum. Ve gün itibariyle hayatıma kalbim kadar temiz bir sayfa açayım diyorum. Kaldı ki bu bi başlık değil, içimden geldi...

Kalbini sırtındaki çantada taşıyan bir kadını gösterdi biraz önce haberler, tam da ''kahrolası dünya'' diyordum kendi adıma. Şimdi rahatça tüm insanlık adına konuşabilirim; kahrolası dünya.

cem ben, yazının özünü başlığa sıkıştırdım aslında.

12 Kasım 2012

O TEBESSÜME ALDANMAMALI

Dalgaları dövüyor kıyıdaki kayaları ve yüzüme vuruyor gerçeği rüzgar;  
bitti.
Sesimi ve hatta nefesimi içimde bırakıyor zaman, üşüyorum, titriyorum
ve yalnız
ve sensiz
ve zamansız

Dalgalar dövüyor düşüncelerimi
akıl yolumun kaldırımlarını parçalıyor göstericiler
ve sokak lambalarını taşlıyorlar
ve kırıyorlar
ve karanlıkta bırakıyorlar hayallerimi.

Huzursuzum, mutsuzum. Bi poz vermelik tebessümlerde kilitlenip kalıyor mutluluğum. Ben söylemekten, birileri dinlemekten sıkıldı belli, de hayat yakamı bırakmıyor. Neresinden başlasam aynı çıkmazda buluyorum kendimi. Nasıl da fena "çaresizlik" hissi. Belki de bilirsin...

Bu sabah Karadeniz kızgın, dalgalı ve saldırgan. 
Bir de yağmur bulutları örtmüş hayallerini, hayallerimi... 
Sezen çalmıyor gelme üstüme, BU blogtaki ŞU şarkı çalıyor, sanırım dördüncü tekrar. Ve gün anıyla şanıyla tam bir pazartesi; bedbaht, yalnız...

Yazacak ve söyleyecek onca şey varken susmak, anlaşılmaz cümleler kurmaya çalışmak da bi pazartesi kadar iç acıtıyor biliyor musun? 
ki çok belli, umurunda değil....

cem ben, o tebessüme aldanmamalı.

11 Kasım 2012

GÜLÜMSEYEREK FOTOĞRAFLAR ÇEKTİRDİM

.....

Sonra gülümseyerek fotoğraflar çektirdim bugün. Olağandır Sezen dinledim önce, ve cem karaca, ve ayşenur kolivar, ve murat yılmazyıldırım, ve sezen... Yine aynı marka sütlü kahve içtim, diğerlerini sevmem bilirsin. Ve Sezen dinlemem kadar olağandır yine seni düşündüm.

Gülümseyerek fotoğraflar çektirdim bugün. Denizi ve bulutları izledim uzun uzun. Fotoğraflar çektim, martılara el salladım, poz verdiler ama yetişemedim. Ben hep...

Yeni cümleler kurdum bugün. Sezen söyledi,  ben sana dair yeni cümleler kurdum bugün.... cem...

9 Kasım 2012

ALT DUDAĞINDAN ÖPTÜM CUMAYI

Alt dudağını ısırdığımın cuması hoşgeldin :)

Bak o deniz nabıl* mavi. Sanki o gökyüzünün mavisini yemiş yutmuş şahane bir manzara olarak karşıma çıkmış. Hani "bugün cuma, ışıl ışıl olmalıyız" diye denizle gökyüzü anlaşmış sanırsın. E durmadım fotoğrafladım, görmek istersen bakacaksın, nereye bakacağını bileceksin. ben her zaman hatırlatamam. Pardon ama benim önceliklerim, efkarlarım, kendimeküsmelerim, hayataküsmelerim, hopoturuphopkalkamamalarım, onlarımbunlarımşunlarım var, insaf lütfen ama. Ben kim için yazıyorum buraya söyle kim için, senin için tabi. Lütfen sen de biraz fedakar ol ve yazdıklarımı takip et, yoksa bu iş böyle yürümez, basar giderim hayata küsersin :))

ŞU şarkı takıldı bugün aklıma da dilime intikal edemedi, izin vermedim. Çünkü efkarlı bi cuma olsun istemiyorum da bakalım nereye kadar kaçarım (ŞU' yu tıklasaydın hangi şarkı olduğu konusunda oluşan soru işaretlerinden kurtulmuştun, hatta soru işareti bile olmamıştı.Büyük harfle yazdım, kalınlaştırdım ama ya, bu kadar ilgisizlik olmaz, önemsemelisin beni :))

Sonra hüznümüz hala mevcut çok şükür, bir de cebelleşmekteyim hala efkarımla. Çok katlı bi binanın terasında dövüşen iyi adam ve kötü adamı resmet aklında. Hani kötü adam iyi adamı binadan ha attı ha atacak ya, efkarımla mutluluğum arasındaki dövüş tam  o aşamada. Mutluluğum teras duvarında sallanıyor, ama sonunda iyilerin kazanacağı umudumuz ve son bi hamleyle kötü adamı binadan atan iyi adam filmlerine olan inancımızla ayaktayız çok şükür.

Neticede Dostoyevski içinde bulunduğu durumu tam anlatamayan Rusçaya çemkiriyor ya, o işin aslı tüm diller için geçerli bence. Ne yazarsak yazalım bi yere kadar anlaşılıyoruz. Düşün bi kadını 8 sayfada anlatan rus yazarlar bile şikayetçiyken durumdan, insanları kaşlı gözlü döşü kıllı şeklinde tanımlayan bizler ne yapalım, kime meramımızı anlatalım vs.

O zaman Cumanın hatrına bana iyi dileklerinizi yollayınız efem ve şefkat göstermek isteyen çekinmesin. Abla, kardeş, abi vs. Her türlü şefkate açığız :)

*yavrum mal mısın, "nabıl" değil "nasıl" olmasın sakın o. sensin mal, sensin, sensin, sensin ( bu da kendimle olan kavgam :))

cem ben, alt dudak mağduru ki öpmemiş bariz ısırmışım yav :)

8 Kasım 2012

TÜM GİDENLER İÇİN GELSİN

"Şimdi sırada Sezen Aksu' dan Gidiyorum şarkısı var, tüm gidenler için olsun." diyen bir radyo sunucusu kadar sığ, boş ve hatta gevrek olmak, hayatı algılayamamak, insanları anlayamamak istiyorum (Hayatı algılayamamanın ve insanları anlayamamanın o radyo sunucusuyla alakası yok, lütfen virgülleri yerli yerinde kullanalım okurken. )
PARANTEZ DIŞI(bir üstteki parantez içinin açıklamasıdır) Sonra yazmadığım şeyleri yazmışım gibi bir şey çıkıyor ortaya. Bi alt yazıda ben diyorum "mersin" adam diyor "tersin mi?". PARANTEZ DIŞI

Dün her zaman olduğu gibi Sezen Aksu çalıyordu; aşk için ölmeli aşk o zaman aşk...

Düşün işte böyle aşkların mevcudiyetini. Anladım ki ben boşuna debeleniyorum bu hayatta. Aşk ya da aşkı için ölmeyi göze alabilecek insan kaldı mı bu zamanda?

Aslında kafamda cümleler uçuşuyor, hani toplasan bi anlam da çıkar fakat kim neresinden tutar, kim üstüne alınır, şu beni yanlış anlar mı, yanlış anlayıp canımı yakar mı vs iç seslerinden ve otokontrolünden sıkıldım, o yüzden "ne şiş yansın ne kebap" edasıyla karalıyorum şuan bir şeyler. Velhasıl yalnızım dostum, dostlarım. Günlük ilişkiler hala bana göre değil kaldı ki yaşlanıyorum ve insanları tanımaya çalışmak ya da anlamaya... yorucu. Belki de en güzeli yalnız ölmek, ne dersin...

Perşembe lakin gönlüm cumadan yana. Sonra alkol almama engel evcil ilaçlarım var :) Belki cumartesi de anlamını yitiriyordur zamala.

Durmadan kopan internet bağlantım, sakin ve yağmurlu perşembe, mis gibi bi deniz, bu soğuk havada dahi sürekli yanan bir beden ( hişşşş, tebessümünü gördüm, mevzu o değil :)), kan ter içinde uyandığım geceler ve sezen aksu...  Bildiğiniz gibi devam ediyor karadenizde hayat...

cem ben, o kadar...

7 Kasım 2012

MECZUP YA DA YOSMA

Yoksa ve sır olduysa aşık
Ve bir meczup ya da zıttı bir yosma gibi sokak aralarına saklandıysa
Unuttuysa üç günde, üç ayda ya da üç yılda tenini
Yeni ve hissiz tenlerde bulduysa bedenini
....

boşver

Acı bu zamanlarda çalmaz kapıyı, az bekle. Onlar kolunu çok sever, belini çok sever, dudaklarını çok sever ama... Sevişme sonrası göğsüne yaslanamıyorsa ya da bi sabah kahvaltısında paylaşamıyorsan ekmeğini ve dahi sabah kahvaltısı bile yoksa ortada. Uyandığında üstüne sinen ten kokusu mideni bulandırıyorsa...

Anladın mı?

Pardon, anlamazsın az bekle, sabah kahvaltısızlığını bekle... Aşk için ya da senin için ağlamayan güzel bir bedenin hayatına ne anlam katabileceğini bi düşün, bi anlam katabilecek mi onu da düşün ya da unut gitsin ( TIK )... 

Ki çok zor, bi sabah aşkla öpemediğin biriyle uyanmak.

Düşün ki ben Nilüfer' i sevmem hiç ve yalnızlığın çaresini bulmuşlar.

cem ben, meczup olmadığı kesin

2 Kasım 2012

AHAHA AHA HA AAA

ahahahahahaha aha aaaha  ha ha aaaaaaa  eeee   hımmm

Bak şimdi, içinden geçirdiğin o "ay ne sııığğğ bi giriiişş" söylemini iki dakika tutsan, sana neden bu girişi yaptığımı açıklayacağım oysa. Ön yargılarından arınmalısın beybi ya da.. erkeğe ne denir ki. erkekim mi?  :)

AÇ PARANTEZ Yeni fotoğraflar çektim kendime, farkında değilsin ama hepsinde biraz sen varsın....TAMAM KAPATABİLİRSİN

Ne alaka ya, ben ne anlatıyordum? (parantez içiydi o zaten, alakasını parantez dışında sorgulaman yersiz, laf kalabalığı yapıyorsun)

Ha giriş kısmına dair açıklama yapıyordum. Bu sabah uyandığımda kahkahayla gülerken buldum kendimi. Ortalama beşş saniye sürdü bu durum. İlk bir saniyesini saymazsak kalan üç saniye boyunca kahkahama "neden gülüyorum lan ben" sorgulaması eşlik etti. Son bir saniye ve devamında yüzümde, neden olduğunu bulamadığım neticelenmiş kahkahamdan kalan bi şapşallık, içimden geçen bi tuhaf soru ile kalakaldım. Sonrası garip, gün nasıl başlarsa öyle gidermiş ya, yalan. Daha kahkahadan beş dakika geçmeden başladı efkar. Neyse dışarı çıkıp havayı içime çekince daha iyi hissettim kendimi. 

Ya ne anlatıyorsun bilader ya, ya bi git çay iç kahve iç bir şey yap sabahın bi körü vır vır vır. Zaten o "neden gülüyorum lan ben" cümlesindeki "lan" kelimesiyle liseli kızlardan bi farkın kalmadı, serseri, nalettt, aksiiiiiii..

Cuma bugün ya, nefes borumda nefes alışımı engelleyen, doktorların stres kaynaklı dediği o şey, ortalama bi sıcaklık olmasına karşın sıcaktan sürekli soyunma eylemindeki ben, ve harbiden kıçımdan ayrılmayan efkarım....

cem ben, yine de severim cumaları ha ha ha

1 Kasım 2012

ALDIRMA

Sen bakma bana, ben öyle geçmişten kalan bir şarkı açıp dalarım bazen eskiye.
Kıyamam hayallerime de yarıda keserim senle olan dövüşümü.

Ben özlerim aldırma, çaktırmadan şiirler yazarım tenine nefesimle, kulağına üflerim sevgimi uyurken ya da boynunu öperim usulca rüyamda. Ve sana yazdığım cümleleri alt alta değil de peşpeşe yazarım, ki, şiir olmasın, ki aczimi saklayayım düz yazılarımda.

Sen bakma bi sabah yüzünün aydınlığıyla uyanırım da karadeniz bile avutmaz yüreğimi. Öyle aklıma düşersin sık sık ve hatta aklımdan çıkmazsın ama çaktırmam, alabildiğine dik dururum. Sen aldırma bu benim aklımla olan kavgam.

Sezen çalar yerli yersiz, son albümünün ilk şarkısı başlar en modern haliyle. Aklıma klipte yapılan dans düşer de seni hatırlarım yine nedensiz. En klasik haliyle gözlerim dolar, kimse anlamasın diye zorladıkça burnun yanar ya...

Çaresiz zamanlar kotarırım tekneme, safi yalnızlık ya bu, başka bir şey karıştırmaz hayat payıma ve ben yine ve durmadan yalnızlık kotarırım kendime...

En ruhsuz ve en oynak kelimeleri ararım zihnimde, bulsam bütün vaktimi onlara harcamaya yeminliyken, ve mutsuzken umudumu da kaybederim peşinden.

Ben özlerim, bütün gözler üzerimdeyken özlerim, çaktırmam, sessiz sedasız Sezen eşliğinde...


cem ben

EVET FACEBOOK OLAYI

-ortada bi kıssa varmış da becerip ordan bir hisse çıkartamıyormuş gibiyim. dışlanıcı bir durum...

-modern zamanın pinokyo' suyum, tek farkımız benim burnum acı çektikçe uzuyor. 

-o zaman bi "offff" çekelim, buyrun....

-ilk ergenliğinde serdar ortaç' la tanışmış bi nesiliz biz, zeytin yiyecek göbek arıyorduk ki bulmak imkansız ve haliyle bünyede ruhsal bi eksiklik vuku buldu. hayır beklemeyiniz yahu bizden.

-Aslında franbuazlı pasta güzeldi ama, mutsuzluk hastalığı garsona süslü cümleler kurmama izin vermedi...

-yatangül...

-Sev beni anneni sever gibi...

-Gel bana kahve yap

-Adına yalnızlık diyelim istersen...

-Sistendir ya da yağmurdan; yalnizliktan, gidenlerden, kalanardan, ondan bundan... ama sistendir o yine de...

-uyanınca geçeceği umuduyla yaşıyoruz, yoksa çekilesi değil...

-Belki bi sabah kapı önünde bulurum seni.

-Nasıl söylesem, böyle siyah gibi de daha soyut bir sey işte.

-Eeee bütün varlığın bi kafede kayboldu gitti. şimdi hüznü kime yükleyip küfredeceğiz. Son son s.git desem sana, pardon...

-Kişisel bi bozukluk benimki, takıntı da diyebiliriz. Yoksa beni üzmek senin ne haddine.

-Cumadayım Döneceğim

-Hutbemizin mevzusu mutsuzluk olsa şimdi, şekil olurdu.

-İnsanlarin birbirine güvenmemesi, mutsuzluk, huzursuzluk gibi manevi duygular kıyamet alametiymiş. O zaman boşuna çabalıyoruz mutlu olmak için. Kıyamete engel olacak değiliz ya...

-Siz sezen' den ''geri dön" şarkısını dinleyin, ben bi üşüyüp geliyorum.

.özlemek : Bir kimseyi veya bir şeyi görmeyi, kavuşmayı istemek, göreceği gelmek (tdk)
.özlemek : beynin bir kismini bir objeye ayirma. akildan onu cikaramama, siddetli gorme, dokunma, tatma istegi (ekşi sözlük)
.özlemek : onu 5 dakika koklayabilmek için kıvranmak (itü sözlük )
.özlemek : beklenen gelmeyecekse, tıp biliminin caresini henüz bulamadıgı rahatsızlık (uludağ sözlük )
.özlemek ; 
neydi o deli gibi gidişimiz, 
bembeyaz köpüklerle, açıklara! 
köpükler ki fena kalpli değil, 
köpükler ki dudaklara benzer; 
köpükler ki insanlarla 
zinaları ayıp değil. (o. veli)

Özledin mi? - sezen AKSI ( tık )

cem ben, evet face olayı sadece...